Makale, yerli dijital platformlar Blu TV ve Puhu TV’nin 2017-2020 yılları arasında yayınladığı
dizilerin türlerine odaklanarak, bu dizilerdeki anlatıların, fazlasıyla muhafazakâr olan
geleneksel televizyon dizileri arasındaki farklılıklarını keşfetmeyi amaçlamaktadır. Suç
draması türünün bu platformlarca sıklıkla tercih edildiği tespit edildikten sonra Masum, Bozkır,
Şahsiyet ve Dip adlı diziler tür analizi yönteminin ideolojik yaklaşımı benimsenerek
incelenmiştir. Seçilen dört dizinin toplumsal bağlamda benzer bir karamsarlığı paylaştığı
görülmektedir. Buna gerekçe olarak ise kötüye sınırsız güç atfedilerek toplum üyelerinin her
birinin az ya da çok kurban olarak temsil edilmesi gösterilebilir. Ayrıca statükonun
değiştirilemez olarak tasvir edilmesi kaçışsızlığa yapılan vurguyu güçlendirmektedir. Bu
nedenle söz konusu anlatıların işlevsiz hukuk sistemini normalleştirmeleri ve iyileşme
beklentisini nötralize etmeleri nedeniyle eleştirilmesi mümkündür. Sonuç olarak makale, bu
yeni dizilerin, mecralarının sunduğu özgürlüğe rağmen progresif anlatılar olmaktan uzak
olduklarını iddia eder.
The article focuses on the original series of Turkish streaming services Blu TV and Puhu TV
released between 2017 and 2020 in terms of genre, and aims to discover their differences from
the traditional television series having highly conservative narratives. After identifying that the
crime drama genre is primarily preferred by these services, the ideological approach of genre
analysis is adopted to study four series which are Masum (Innocent), Bozkır (Steppe), Şahsiyet
(Persona), and Dip (Base). It is found that all four of the series share a common pessimism in
a social context which is created by representing the evil as omnipotent and all members of the
society as more or less victims. In addition, depicting the status quo as unchangeable
strengthens the emphasis on -no escape- in general. It is possible to criticize these narratives for
normalizing dysfunctional legal system, and neutralizing the prospect for improvement. In
conclusion, the article claims that what these new series offer are far from being progressive,
despite the freedom of their medium
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2021 |
Published in Issue | Year 2021Issue: 2021 Özel Sayı: 2. Uluslararası Dijital Çağda İletişim Sempozyumu, Süreklilikler ve Kesintiler: Kültürler, Pazarlar ve Siyaset |