This essay examines the paradigmatic turns in the field of intercultural communication studies from its beginning to the present. Established in the mid-twentieth century to serve the political interests of the United States, the field was for decades positioned on the side of American hegemony and the status quo. Accordingly, its focus as a research field long remained the state and corporate organizations. For the same reason, the field has been slow in responding to paradigmatic shifts in the social sciences and to the historical and political events that have informed social life and intercultural encounters. Despite this delay, since the 1990s, critical social-constructivist approaches have begun to find a solid footing in the field. Critical approaches have problematized the field’s relationship with power, its understanding of culture and communication, its approach to macro conflict, and its negative view of “difference.” Critics have called on the field to distance itself from the status quo, to position itself on the side of disadvantaged social groups, and to promote social justice and an egalitarian society. They have also emphasized that intercultural encounters in the globalized world are not only face-to-face, drawing attention to intercultural interaction in and through the media, literature, and the arts. As a result, the field of intercultural communication has expanded to include mediated intercultural communication. Since the 1990s, some critical and activist scholars have begun to appear in the still-young field of intercultural communication, developing their critique of the field with insights from postcolonial literature. Drawing on their work, this article seeks to defend these approaches and the growing critical turn within the field of intercultural communication, highlighting its potential to promote a more egalitarian society.
Intercultural communication paradigmatic turn critical approaches conceptions of the other/difference activist interventions
Bu makale Kültürlerarası İletişim Çalışmaları`nın başlangıcından bugüne kadar geçirdiği paradigmatik dönüşümleri konu almaktadır. 20. yüzyılın ortasında Amerika Birleşik Devletleri’nde, ülkenin çıkarlarına hizmet etmek üzere kurulan alan, içinden geçtiği tarihsel ve siyasi olaylarla irtibat kurmakta, buna bağlı olarak da sosyal bilimler içindeki dönüşümlere cevap üretmekte geç kalmıştır. Bu gecikmeye rağmen, 1990’lardan itibaren sosyal inşacı yaklaşımların eleştirel çağrıları alanda karşılık bulmuştur. Eleştirel yaklaşımlar alanın güç ile ilişkisini, kültür kavrayışını, çatışmaya yaklaşımını, ‘fark’ unsurunu negatif gören bakışını problemleştirmiş, alana statüko ve güç ile arasına mesafe koymak, sosyal adaleti ve eşitlikçi bir toplumu savunmak adına dezavantajlı toplumsal grupların yanında konumlanma çağrısında bulunmuştur. Nitekim özellikle 1990 ortalarıyla birlikte alanda eleştirel ve hatta aktivist kültürlerarası iletişimci akademisyenler ortaya çıkmaya başlamıştır. Hala genç bir çalışma alanı olan Kültürlerarası İletişim, güncel tartışmalarla birlikte gelişimini sürdürmektedir. Bu makale alanın farklılıklarla birlikte yaşamak konusundaki potansiyellerine duyulan inançla, eleştirel Kültürlerarası İletişim’i savunmak motivasyonuyla yazılmıştır.
kültürlerarası iletişim kültürlerarası iletişim tarihi paradigmatik dönüşüm eleştirel yaklaşımlar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Örgütsel, Kişilerarası ve Kültürlerarası İletişim |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024Cilt: 11 Sayı: 1 |