Ekolojik limitleri görmezden gelerek sürekli büyümeyi teşvik eden kapitalizm, bilim ve teknolojideki gelişmeleri sermayenin hizmetine sunarak gezegenin tüm kaynaklarını sömürmektedir. Ekonomi politikten bağımsız ele alınamayacak ekolojik sorunların ortaya konulması, geniş kitleler tarafından tartışılması ve çözüm üretilmesi için sosyal bilimler yaklaşımına ihtiyaç vardır. Sinema gibi geniş kitlelere ulaşan kültürel metinlerin farkındalık yaratma, kamuoyu oluşturma gücü göz önüne alındığında, insanmerkezci bir dünya görüşü yerine ekomerkezci bir paradigma inşa edilmesi, ekosistemi meydana getiren tüm canlılar için sosyal ve çevresel adalet mücadelesi verilmesi konusunda eko-sinemanın ve eko-eleştirinin önemli bir rol üstlenmesi gereği anlaşılmaktadır.
Son dönem bilimkurgu sinemasında sıklıkla kullanılan ekolojik kıyamet senaryoları biçim değiştirmekte, ekosistemin yıkımında herkesin eşit sorumluluğa sahip olduğu, tüm insanların felaketlerden aynı oranda zarar gördüğü anlatıların yerini sınıfsal bir perspektifle sistemi eleştiren filmler almaktadır. Çalışmada ekolojik sorunları ele alıp kıyamet sonrası vizyonunu ortaya koyarken sistem eleştirisini ve çevresel adaleti anlatının merkezine yerleştiren bilimkurgu filmler incelenmiştir. Seçilen filmler sosyal ve çevresel adalet, doğa/kültür düalizmi, sömürgecilik, toplumsal meseleler çerçevesinde ekoeleştirel yaklaşımla ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 5, 2018 |
Published in Issue | Year 2018Volume: 5 Issue: 1 |