Türkiye’de mültecilerle ilgili “misafir” yaklaşımı üzerinden üretilen olumlu söylemler, mültecilerin kalıcı
olduklarının anlaşılmasıyla birlikte yerini olumsuz söylemlere bırakmıştır. Mültecilerle ilgili olumsuz
algının kamuoyunda yaygınlaşması, diğer toplumsal dinamiklerin yanında, televizyon başta olmak üzere
haber medyasındaki temsillerle de yakından ilişkilidir. Bu çalışma, mültecilerin televizyon haberlerindeki
temsil biçimlerine odaklanmakta, bu temsil biçimlerinin toplumda var olan egemen söylemleri ne ölçüde
yeniden üretip güçlendirdiğini ortaya konmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına
ait olan ve “yeni liberal” ideolojiyi temsil eden Show TV ve Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak
kullanıldığı “yeni muhafazakâr” ideolojiye sahip Kanal 7 ve “sol” ideolojiye (sosyal demokrat) sahip Halk
TV ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu ana haber bültenleri Teun van Dijk’ın
eleştirel söylem çözümlemesinden yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulguları, farklı ideolojik
konumlarına rağmen televizyon kanallarının dışlayıcı temsil biçimlerinde ve sorunlu söylemlerde genel
olarak benzeştiklerini ortaya koymaktadır. Ancak yine de, kanalların ideolojik çizgilerini yansıtan birtakım
temsil biçimleri ve söylem unsurlarını ürettikleri de görülmektedir.
The negative perceptions of Syrian refugees have become increasingly common in Turkey
particularly since it became clear that the so-called “guests” would not stay in this country for
a short period of time. This public perception is closely related to their representation in the
media, especially on TV, as well as other social dynamics. This essay examines the forms of
representation of Syrian refugees in Turkish TV news, particularly focusing on to what extent
they reproduce and reinforce the socially dominant discourse concerning the refugee crisis. For
this purpose, the news bulletins on four TV channels are examined: Kanal D and Show TV, two
mainstream channels owned by media conglomerates and representing “neo-liberal” ideology,
Kanal 7, representing a “neo-conservative” ideology and strong religious discourses, and Halk
TV with a leftist (social democratic) outlook. They are examined through Teun van Dijk’s critical
discourse analysis. The research demonstrates that the forms of representation of refugees on
the TV channels are congruent with their ideological stances. In order to provide support for or
oppose the government’s policies, these channels turn the Syrian refugees into the objects of
political debates in Turkey. Nonetheless, their representations of the Syrian refugees are not
very different from each other in employing negative and exclusionary stereotypes.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | May 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017Volume: 4 Issue: 1 |