Ataerkil söylemin meşruiyet noktalarından birini oluşturan kamusal-özel alan ayrımı feminist
söylem açısından her zaman sorunlu olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrasında kadın istihdamındaki
artış, kadına kamusal alanda görünürlük kazandırmasına rağmen kamusallığın erkek egemen
niteliği varlığını sürdürmüştür. Özel alan önemsiz mahrem ilişkilerin alanı olarak görülürken
kamusal alan, ortak iyinin üretildiği alan olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte kadının
kamusal alandaki mevcudiyeti yok sayılmış ve ortak iyi olarak tasavvur edilen fallogosentrik
(erkek-sözü merkezciliği) bir dil üzerinden tesis edilmiştir. Bu dil, iki ana eksende şekillenmiştir.
Bunlar kadının, erkeğin mülkiyeti olarak tanımlanması ve kadın doğasına atfedilen kusurlu
varoluştur. Bu iki ana eksenin dilde görünür hale geldiği pratik, kadın bedenini merkeze alan
mülkiyetçi ve cinsiyetçi söylemdir. Bu çalışmada 8 Mart 2013 (Dünya Kadınlar Günü) tarihinde
yeni medyada kamusallık niteliği taşıyan Ekşi Sözlük’e 8284 kadın yazarın alınması sonrasında
sözlükte açılan 403 başlık ele alınarak cinsiyetçi kamusallığın ekşi sözlük içerisinde yeniden
üretimi post-yapısalcı bir bakış açısıyla incelenmeye çalışılacaktır.
The difference between the public sphere and private sphere, which constitutes one of the
legacy points of the patriarchial discourse, has always been an issue for feminist discourse.
Although the increase in women’s employment after World War II has imparted the visibility
of woman in the public sphere, yet, this did not change the male-oriented character of
the publicity. While the private sphere has been approved as the sphere of unimportant
intimate relations, the public sphere has been accepted as a sphere where common good is
produced. Additionally, the presence of women in the public sphere has been ignored and a
phallogocentric language has been established that is envisioned as the common good. This
language is formed in two main axes: Woman is defined as the possession of man and the
defective existences referred to woman’s nature. These two main axes appear practical in the
language as possessive and sexist discourse centered on woman’s bodies. This study aims to
examine the reproduction of the sexist publicty after the participation of 8284 women authors
at 8 March 2013 (International Women’s Day ) in Ekşi Sözlük which is a website that can be
accepted as having a potential of publicity in the new media. The 403 headlines which are
related with this case are discussed with a post-structuralist view.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 10, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 |